Trans yağ, doğada az bulunan bir doymamış yağ türüdür. Genellikle hazır ürünlerin aroma sürekliliğini ve raf ömrünü uzatmak için kullanılır. Dolayısıyla çoğunlukla endüstriyel yöntemlerle üretilir.
1950’li yıllarda doymuş yağa olan bir güvensizliğin başlamasından sonra, 1980 yılında birçok aktivistin trans yağı ve doymamış yağları “daha sağlıklı bir alternatif” olarak savunması, trans yağların tekrar beslenmemize dahil olmasına sebep olmuştur.
2000’lerden itibaren trans yağ tüketimindeki %58 oranındaki düşüş ise, insanların el birliğiyle trans yağın karşısında durduğunu gösteren bir kanıt olmuştur.
Trans yağ en çok hazır gıdaların içinde bulunur. Abur cubur diye tabir edilen paketlenmiş yiyeceklerde, margarin yağlarda, fast food yiyeceklerin birçoğunda ve dondurulmuş gıdalarda trans yağ bulunur.
Trans yağ, geviş getiren hayvanların bazılarında bulunur. 4 bölmeli mideye sahip olan keçi, koç, bufalo, sığır gibi hayvanlarda trans yağ midede üretilir. Sütte, tereyağında ve ette de bu sebepten dolayı bulunur.
Trans yağ günlük hayatta tüketilen birçok besinde bulunmaktadır. Dünyanın beslenme ile ilgili önemli kuruluşları World Health Organization (WHO) ve American Dietetic Association (ADA), trans yağların yaşamsal aktivitelerin sürdürülebilirliği için bir önem taşımadığından ve vücuda bir katkı sağlamadığından dolayı, tüketiminin günlük besin ihtiyacının %1’ini geçmemesini tavsiye etmektedir.
Trans yağlar en çok kalp hastalıklarıyla ilişkilendiriliyor. Özellikle kalp atardamarlarında sağlık riskini artırmaktadır. Günümüzde yüz binin üzerinde kalp hastalığı kaynaklı ölüm, trans yağ tüketimi ile ilişkilendirilmektedir. Araştırmalara göre trans yağ tüketiminde %2’lik her artış, kalp hastalıkları riskini %23 arttırıyor.
Trans yağlar, LDL-C (düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol, kötü kolesterol olarak da geçer) artışına sebep olurken, HDL-C (yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol, iyi kolesterol olarak da geçer) düşüşüne sebep olur. Bu da damar sorunlarını beraberinde getirebilir.
Ek olarak trans yağlar; kanser, diyabet, obezite, karaciğer yetmezliği, alzheimer gibi hastalıklarla da pozitif ilişkilendirilmektedir.
Bir besinde trans yağ bulunuyorsa, trans yağ miktarının içerikte yer alması zorunludur. Yalnızca bir besin içeriğinde trans yağ miktarı %0.5’i geçmediği durumlarda, yani besinin sağlık kuruluşlarının belirlediği sınırda trans yağ içerdiği durumlarda, trans yağ miktarını belirtmek zorunlu değildir.
Protein tozlarına bakıldığında böyle bir içeriğin bulunmadığı görülmektedir. Yani protein tozlarında trans yağ bulunmamaktadır.
Kadınların protein tozu kullanımı hakkında bilgi edinmek için “Kadınlar Protein İçebilir mi?” makalesini okuyabilirsiniz.
Bora Güner
Türkiye Strongman Sporcusu