Meyan kökü bitkisi, baklagiller (Fabaceae) familyasına ait olan Glycyrrhiza glabra bitkisinden elde edilir.
Meyan kökü (Glycyrrhiza glabra), yüzyıllardır hem geleneksel tıpta hem de modern farmakolojide üzerinde çalışılan değerli bir bitkidir. İçeriğinde bulunan glisirizin, flavonoidler ve çeşitli fenolik bileşikler, ona antioksidan, antimikrobiyal ve anti-inflamatuar özellikler kazandırdığı için bilimsel araştırmalarda sıkça incelenmektedir.
Bu yazımızda; meyan kökünün ne olduğuna, ne işe yaradığına, faydalarına, olası yan etkilerine ve daha fazlasına detaylı olarak bakacağız.
Avrupa ve Asya'nın bazı bölgelerinde yetişen meyan kökü, bilimsel adıyla Glycyrrhiza glabra, geleneksel tıpta binlerce yıldır kullanılan tatlı bir bitki köküdür. Bu kökte en fazla bulunan madde, tatlı tadını ve birçok biyolojik etkisini sağlayan glisirizin adlı doğal bir bileşiktir. Glisirizin, bitkinin kendini korumasına yardımcı olan ve insanlarda da çeşitli etkiler gösterebilen bir tür bitkisel bileşiktir. Ayrıca meyan kökü; flavonoidler, kumarinler ve polisakkaritler gibi başka yararlı bileşikler de içerir (1, 2).
Meyan kökü (Glycyrrhiza glabra), içerdiği glisirizin başta olmak üzere çeşitli biyoaktif bileşenler sayesinde tıbbi amaçlarla yaygın olarak kullanılan bir bitkidir. Bilimsel araştırmalara göre meyan kökü, güçlü anti-inflamatuar ve antioksidan etkiler göstererek iltihapların azalmasına ve hücrelerin oksidatif strese karşı korunmasına katkı sağlar. Ayrıca, grip gibi bazı virüslere karşı antiviral potansiyel göstermektedir. Hayvan deneylerinde, meyan kökü özütünün obeziteye bağlı karaciğer hasarını azalttığı ve karaciğer hücrelerini koruduğu da gösterilmiştir. Bununla birlikte, bazı çalışmalarda boğaz enfeksiyonlarına neden olan bakterilere karşı antibakteriyel etkiler gösterdiği de belirtilmiştir (3, 4) (5).
İlginizi Çekebilecek Ürünler!
Meyan kökü ve meyan kökü çayının faydalarını inceleyen araştırmalar, özellikle mide üzerindeki etkiler dâhil olmak üzere meyan kökünün yararlarını şu şekilde ortaya koymuştur:
Araştırmalar, meyan kökü bitkisinin içeriğindeki glisirizin ve flavonoidler gibi bileşiklerin laboratuvar çalışmalarında iltihap önleyici etkiler gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu bulgular, iltihaplanma sürecinde rol oynayan biyolojik mekanizmalar üzerinde etkili olduğunu ve böylece dokulardaki aşırı tepkileri azaltabileceğini göstermektedir. Hayvanlar ve hücreler üzerinde yapılan deneylerde, meyan kökü özlerinin bağışıklık sistemi tarafından üretilen sitokin adı verilen iltihap düzenleyici maddelerin üretimini etkilediği gözlenmiştir. Tüm bu sonuçlar, meyan kökünün geleneksel olarak iltihapla ilişkili rahatsızlıklarda kullanılmasının bilimsel ve farmakolojik bir temeli olabileceğini göstermektedir (3).
Birçok inceleme, meyan kökünün ana bileşeni olan glisirizinin antiviral etkiler için araştırıldığını göstermektedir. Laboratuvar ortamında yapılan çalışmalar, herpes simpleks, hepatit C ve influenza gibi virüslere karşı etkinlik bildirmiştir. Deneysel veriler, viral replikasyon üzerinde baskılayıcı etkiler ve bağışıklık yanıtlarının düzenlenmesini ortaya koymuştur. Bu bulgular, meyan kökünü antiviral bileşiklerin potansiyel bir kaynağı olarak araştırmalara konu etmiştir (5).
Meyan kökü geçmişte karaciğer hastalıkları için kullanılan bitkisel ürünler arasında yer almıştır. Günümüzde yapılan araştırmalar, glisirizin içeren özütlerin hayvan çalışmalarında ve kronik hepatit gibi durumlarda karaciğeri koruyucu etkiler için test edildiğini göstermektedir. Bu çalışmalarda karaciğer enzimlerinde azalma ve doku hasarında iyileşme gibi sonuçlar görülmüştür. Bu yüzden meyan kökü günümüzde de karaciğerle ilgili araştırmalarda ilgi çekmektedir (6).
Farmakolojik incelemelerde meyan kökünün tarih boyunca ülser ve mide tahrişi için kullanılan bitkisel tedaviler arasında yer aldığı belirtilmektedir. Meyan kökünde bulunan glisirizin ve metaboliti olan glisiretinik asitin deneysel ülser modellerinde incelendiği bildirilmektedir. Çalışmalarda mideyi koruyan mukus salgısında artış ve mide yüzeyindeki lezyonlarda azalma gözlendiği ifade edilmektedir. Bu bulgularla birlikte meyan kökünün sindirim sistemi sağlığındaki geleneksel kullanımına yönelik olası mekanizmaların ortaya konduğu anlaşılmaktadır (3).
Laboratuvar analizleri, meyan kökü özütlerinin antioksidan aktiviteye sahip polifenoller ve flavonoidler içerdiğini göstermiştir. Laboratuvar ortamında yapılan ölçümlerde, serbest radikallerin etkisiz hâle getirilmesi ve yağların oksidatif bozulmasının önlenmesi gibi etkiler rapor edilmiştir. Çalışmalar ayrıca, antioksidan kapasitenin özüt konsantrasyonuna ve hazırlama yöntemine bağlı olarak değişiklik gösterebildiğini belirtmiştir. Bu etkilerin, meyan kökünde bulunan glisirizin ile birlikte diğer ikincil bitkisel bileşiklerin varlığından kaynaklanabileceği ve bu maddelerin birlikte antioksidan özellikleri güçlendirebileceği belirtilmiştir (7).
Meyan kökü, cilt bakımında yaygın olarak kullanılan değerli bitkisel içeriklerden biridir. Cilt lekelerinin hafifletilmesine katkı sağlaması ve cilde sunduğu faydalar nedeniyle pek çok kozmetik ürünün formülünde yer alır. Araştırmalar, meyan kökünde bulunan glabridin ve glisirizin gibi bileşiklerin cilt sağlığı üzerindeki etkilerini ortaya koymaktadır. Örneğin, %20 meyan kökü ekstresi içeren bir serumun cildi aydınlattığı rapor edilmiştir. Başka bir çalışmada ise meyan kökünde bulunan bazı maddelerin pigmentasyon ve iltihapla ilişkili enzimlerle etkileşime geçtiği gösterilmiştir. Ayrıca yapılan deneyler, meyan ekstresinin yanıkların iyileşmesini hızlandırabileceğini ve bakterilerin çoğalmasını engelleyebileceğini ortaya koymaktadır. Tüm bu bulgular, meyan kökünün ciltle ilgili pek çok farklı açıdan kapsamlı biçimde araştırıldığını göstermektedir (8).
Meyan kökü, cinsellik üzerine doğrudan etkileriyle ilgili sınırlı sayıda bilimsel çalışma bulunsa da içerdiği ana bileşen olan glisirizin ve çeşitli flavonoidlerin dolaylı yollardan cinsel sağlığı destekleyebileceği öne sürülmektedir. Özellikle glisirizin maddesi, antioksidan, anti-inflamatuvar ve antidepresan özellikleri sayesinde dolaşımı artırabilir, hormon dengesine katkı sağlayabilir ve stresle ilişkili cinsel işlev bozukluklarını azaltabilir. Ayrıca bu bitkinin antidepresan etkileri, cinsel isteksizlikle ilişkili psikolojik durumları hafifletebilir (9).
Bilimsel araştırmalar, meyan kökünün saç sağlığına çeşitli şekillerde fayda sağlayabileceğini ortaya koymaktadır. Meyan kökü özütü, saç dökülmesini azaltma ve saç büyümesini teşvik etme potansiyeline sahiptir. Özellikle yağda çözünen bileşenleri çıkaran özel bir çözücüyle (petrol eteri) hazırlanmış özüt, hem dişi hem erkek hayvan modellerinde saç foliküllerini anajen (aktif büyüme) fazına geçirerek saç çıkışını artırmıştır. (10). Ayrıca, meyan özütünün içerdiği glisirizin ve flavonoid bileşenler, saç derisinde antioksidan ve anti-inflamatuvar etkiler göstererek kepek ve iltihap gibi saç derisi problemlerini iyileştirebilir
Bilimsel araştırmalar, meyan kökünün diş ve ağız sağlığı üzerinde çeşitli faydalar sağlayabileceğini göstermektedir. Meyan kökü özütü glisirizin, glabridin ve licochalcone gibi biyoaktif bileşenler sayesinde diş çürüğü, diş eti iltihabı, ağız içi mantar enfeksiyonları ve aftöz ülserlerin tedavisinde etkili anti-inflamatuvar, antioksidan ve antimikrobiyal özellikler gösterir (11).
Meyan kökü şurubu, genellikle boğaz tahrişi ve öksürüğü yatıştırmak için kullanılan yoğun bir sıvı formudur. Sıvı formu sayesinde kolay dozlama ve hızlı emilim sağlar. Aromalı çeşitleri, çocuklar ve yaşlılar için tüketimi daha kolay hale getirir.
Meyan kökü şerbeti, meyan özünün suyla seyreltilmesiyle hazırlanan geleneksel bir içecek olarak tanımlanmaktadır. Meyan kökü şerbeti faydaları arasında, özellikle sıcak iklimlerde serinletici ve ferahlatıcı bir içecek olarak tercih edilmesi ve meyan kökünün daha kolay tüketilmesine imkân sağlaması sayılmaktadır. Bu şerbet formu sayesinde meyan kökü aromasının daha belirgin hâle getirildiği ve tüketiminin keyifli hâle dönüştürüldüğü belirtilmektedir.
Meyan kökü çayı, kurutulmuş meyan kökü parçalarının sıcak suda demlenmesiyle hazırlanır. Meyan kökü çayının faydaları arasında özellikle boğaz ve sindirim sistemi için nazik ve rahatlatıcı bir etki sunabilmesi yer alır. Kafeinsiz olması sayesinde düzenli olarak tüketilebilecek doğal bir bitki çayıdır.
Meyan kökü pastilleri, genellikle boğaz rahatlatmak için kullanılan tablet benzeri formlardır. Ağızda yavaşça eriyerek lokal yatıştırıcı bir etki sağlarlar. Taşınabilir ve pratik olmaları, seyahat veya iş ortamında kullanımlarını kolaylaştırır.
Meyan kökü ekstresi, glisirizin gibi aktif bileşikler açısından standardize edilebilen yoğunlaştırılmış bir formdur. Bu sayede daha tutarlı dozlama yapılmasına imkân tanır. Ekstreler; gıda, kozmetik ve bitkisel formüllerde kullanılabilen çok yönlü bir içeriktir.
Meyan kökü ekstraktı kremi, meyan kökü özü içerir ve topikal (deriye uygulanan) bir formdur. Meyan kökü ekstresi cilt için çeşitli ürünlere eklenebilir. Meyan bileşiklerini doğrudan cilde ulaştırarak pigmentasyon ya da tahriş gibi durumlara karşı lokal etkiler sağlayabilir. Ayrıca krem formu, cilt nemini ve bariyerini destekler.
Meyan kökü yağı, genellikle kökün taşıyıcı yağda bekletilmesiyle elde edilir. Topikal olarak uygulandığında meyan kökü yağı faydaları olarak cildi yatıştırıcı etkisi ve antioksidan özellikler sunması ortaya çıkabilir. Yağ formu, cilde masaj yapılarak kolayca uygulanabilir ve diğer uçucu yağlarla birleştirilebilir.
Meyan kökü tozu, kökün kurutulup öğütülmesiyle elde edilen katı formudur. Çaylara, yiyeceklere veya kapsüllere eklenerek çok yönlü kullanım imkânı sağlar. Toz formu daha uzun raf ömrü sunar ve ölçülerek kolayca kullanılabilir.
Meyan kökü kapsül ve tabletleri, standart ve pratik bir ağızdan kullanım şeklidir. Yutulması kolaydır, güçlü meyan tadını maskeleyerek tüketimi kolaylaştırır ve belirli dozlama sağlar. Bu form, uzun süreli takviye kullanımı için yaygındır.
Meyan kökü, genellikle kurutulmuş kök, toz, çay veya ekstre formunda bulunur. Kök parçaları kaynatılarak bitki çayı hazırlanabilir ya da hazır poşet çaylar şeklinde tüketilebilir. Toz hâlindeki meyan kökü, bazı tariflerde veya bitkisel karışımlarda kullanılabilir. Ekstrakt veya özüt formları ise tablet, kapsül ya da sıvı damla şeklinde takviye olarak sunulabilir. Ayrıca kozmetik ürünlerde krem, losyon ve yağ şeklinde de yer alabilir.
Meyan kökü, genellikle güvenli olarak kabul edilse de aşırı veya uzun süreli kullanımında bazı yan etkilere yol açabilir. En yaygın görülen zararlar arasında su ve tuz tutulumu, baş ağrısı ve halsizlik gibi sorunlar bulunmaktadır (4).
Farmakolojik araştırmalar, kan basıncı veya kortizol düzenlenmesine duyarlı sağlık sorunları olan kişilerde meyan tüketiminin riskler doğurabileceğini bildirmiştir. Yüksek tansiyon, böbrek rahatsızlıkları veya kortikosteroid ilaç kullanan bireyler, meyan kökü ürünlerini tüketirken dikkatli olmalıdır. Ayrıca, hormonal etkiler nedeniyle gebelik döneminde kullanımının sınırlandırılması gerektiği yönünde raporlar bulunmaktadır (3).
Araştırmalar, meyan kökünün ve içeriğinde bulunan bazı bileşiklerin, cilde rengini veren melanin pigmentinin üretimini azalttığını göstermiştir. Bu etkinin laboratuvar ortamında cildin renginin açılmasıyla sonuçlandığı ve meyan kökünün cilt rengini aydınlatmaya yardımcı olabileceğinin düşünüldüğü belirtilmiştir (8).
Hayvan deneyleri ve klinik çalışmalar, meyan kökü ile zayıflama ile alakalı metabolizma ve yağ kütlesi üzerindeki etkilerini incelemiştir. Bu çalışmalarda vücut yağında azalmalar rapor edilmiştir, ancak sonuçlar formülasyon ve doza göre değişmektedir (12).
Araştırmalar, meyan kökünde bulunan glisirizin adlı bileşiğin bazı kişilerde veya bazı koşullarda hafif müshil (bağırsak hareketlerini artırıcı) bir etki gösterebildiğini bildirmektedir. Ancak bu etkinin, incelenen tüm çalışmalarda tutarlı olarak gözlenmediği ve ishalin belirgin veya baskın bir sonuç olarak ortaya çıkmadığı belirtilmektedir (13).
Meyan ekstresi içeren topikal formülasyonlar, cilt iltihabı ve dermatit üzerinde incelenmiş ve bazı klinik çalışmalarda kızarıklık ve tahrişte azalmalar rapor edilmiştir (8).
Bazı araştırmalar, uzun süreli glisirizin alımının vücutta kortizol hormonunun işlenme biçimini etkileyebileceğini bildirmiştir. Bu durumun ise vücutta su tutulmasına ve vücut ağırlığında değişiklikler görülmesine katkıda bulunabileceği ifade edilmektedir. (12).
Yapılan incelemeler, günlük 100 mg’dan fazla glisirizin alımının olumsuz etkilere yol açabileceğini, bu eşik değerinin altındaki alımların ise genellikle daha güvenli kabul edildiğini belirtmektedir (3).
Meyan kökünde bulunan glabridin gibi bazı maddelerin hormonlarla ilişkili etkileri araştırılmıştır. Deneyler, bu maddelerin östrojenle ilgili yollarla etkileşebileceğini ve üreme döngüsünü etkileyebileceğini göstermektedir (14).