Hyaluronik asidin bağ dokuları, deri ve sinoviyal (eklem) sıvılar gibi vücut sıvılarında doğal olarak bulunan yüksek moleküler ağırlıklı bir polisakkarit olduğu belirtilmektedir.
Cilt bakımında adını sıkça duyduğumuz hyaluronik asit, son yıllarda hem kozmetik hem de sağlık alanında dikkat çeken bileşenlerden biri olarak öne çıkmaktadır. Nem dengesi, cilt yapısı ve bazı medikal uygulamalardaki rolü üzerine pek çok araştırma yapılmıştır (1).
Bu yazımızda; hyaluronik asidin ne olduğuna, ne işe yaradığına, faydalarına, hangi besinlerde bulunduğuna, olası yan etkilerine ve daha fazlasına detaylı olarak bakacağız.
Hyaluronik asidin bağ dokuları, deri ve sinoviyal (eklem) sıvılar gibi vücut sıvılarında doğal olarak bulunan yüksek moleküler ağırlıklı bir polisakkarit olduğu belirtilmektedir. Akademik makalelere göre, fibroblastlar ve kondrositler gibi hücreler tarafından sentezlendiği ve doku bütünlüğü ile nemin korunmasına katkıda bulunduğu ifade edilmektedir. Günümüzde bu bileşen, farklı formlarda takviye olarak karşımıza çıkar (1, 2, 3, 4).
Hyaluronik asit özelliklerini araştıran çalışmalarda, hyaluronik asidin büyük miktarda su tutma yeteneği sayesinde doku nemlendirmesi ve kayganlığını desteklediği bildirilmiştir. Yaraların iyileşme sürecinde hücre göçünü ve damar oluşumunu destekleyerek bu sürece katkı sağladığı belirtilmiştir. Ayrıca kuru ciltler için hyaluronik asit sıkça tercih edilen takviyelerin arasında yer alır. Cilt ve eklem dokularında anti-enflamatuar (iltihap önleyici) ve antioksidan etkiler gösterdiği bildirilen araştırmalar bulunmaktadır. Ayrıca göz sağlığı ve romatizmal hastalıklar gibi tıbbi alanlarda ve osteoartrit tedavisinde kullanıldığı da ifade edilmiştir (5, 6, 7, 8).
İlginizi Çekebilecek Ürünler!
Araştırmalarda, hyaluronik asit kullanımının cilt nemlendirmesi ve yara iyileşmesini desteklemek amacıyla jel veya krem formunda topikal olarak gerçekleştirildiği belirtilmektedir. Osteoartrit gibi eklem hastalıklarının tedavisinde ise eklem içine enjeksiyon şeklinde uygulanabildiği bildirilmektedir. Ayrıca, diş tedavilerinde periodontal destek sağlamak amacıyla da jel formunda tercih edildiği ifade edilmektedir. Özellikle hyaluronik asit serum kullanımı, cilt bakım rutinlerinde giderek yaygınlaşmakta ve hyaluronik asit kullananlar tarafından nem desteği için düzenli olarak tercih edilmektedir (2, 5, 8).
Hyaluronik asit, suyu kendi ağırlığının bin katına kadar tutabilme kapasitesi sayesinde cildin nem seviyesini artırmak amacıyla kullanılmaktadır. Ciltte doğal olarak bulunan bu bileşen, yaşla birlikte azaldığında cilt kuruluğu ve elastikiyet kaybı gibi durumlar ortaya çıkabilir. Nem tutucu özelliği sayesinde, cildin daha dolgun ve yumuşak görünmesini destekleyebilir. Bu özellikleriyle, özellikle nemlendirici ürünlerde yaygın olarak tercih edilmektedir (9).
Hyaluronik asit, eklem sıvısının viskozitesini artırarak eklem yüzeyleri arasında bir tür yağlayıcı görevi görmektedir. Bu özelliği sayesinde, özellikle osteoartrit gibi dejeneratif eklem hastalıklarında hareket kabiliyetini desteklemek amacıyla enjeksiyon formlarında kullanılmaktadır. Ayrıca eklemdeki sürtünmeyi azaltarak ağrı hissinin azalmasına katkı sağlayabilir. Klinik uygulamalarda, diz ve kalça eklemleri başta olmak üzere çeşitli eklemlerde destekleyici olarak yer almaktadır (9).
Hyaluronik asidin, cilt bütünlüğünün sağlanmasında rol oynayan enflamatuar yanıtı düzenleyebildiği gösterilmiştir. Yara bölgesindeki hücre göçünü kolaylaştırarak yeni doku oluşumunu teşvik edebilir. Aynı zamanda oksidatif stresin azaltılmasına yardımcı olabileceği, bu yolla iyileşme sürecinin hızlanmasını destekleyebileceği bildirilmektedir. Bu nedenle yanıklar, ameliyat sonrası yaralar ve cilt lezyonlarında topikal olarak kullanılmaktadır (7).
Hyaluronik asit, bağışıklık sisteminin çeşitli bileşenleriyle etkileşime girerek inflamatuar yanıtı düzenleyici etkiler gösterebilir. Özellikle düşük molekül ağırlıklı formlarının, bazı durumlarda pro-inflamatuar etkilerden kaçınarak bağışıklık dengesini desteklediği ifade edilmektedir. Kronik inflamasyonla ilişkili cilt ve eklem rahatsızlıklarında bu özelliğinden yararlanılmaktadır. Bu yönüyle hem tıbbi hem kozmetik alanlarda ilgi görmektedir (10).
Hyaluronik asit, cilt altına enjekte edilerek hacim kazandırmak ve ince çizgilerin görünümünü azaltmak amacıyla estetik uygulamalarda sıklıkla kullanılmaktadır. Ciltteki nemi artırarak daha pürüzsüz ve canlı bir görünüm elde edilmesine katkı sağlayabilir. Geçici etkili yumuşak doku dolgu maddesi olarak yüz bölgesinde, özellikle göz çevresi, dudak üstü ve alın çizgilerinde kullanılmaktadır. Ayrıca bazı kozmetik ürünlerde topikal olarak da formüle edilmektedir (11).
Hyaluronik asit yüz için bakım rutinlerinde sıkça tercih edilen bir içeriktir; ciltteki nem dengesini artırmak ve nem kaybını önlemek amacıyla kullanılmaktadır. İnce çizgileri azaltmak ve cilt dokusunu yumuşatmak için nemlendirici etkiler gösterdiği belirtilmektedir. Ayrıca, hücre yenilenmesini destekleyerek cilt sıkılığını artırmak amacıyla da kullanılmaktadır. Hyaluronik asit cilt lekeleri ile mücadelede de destekleyici bir bileşen olarak değerlendirilmekte; düzenli kullanımda cilt tonunun daha eşit görünmesine katkı sağlayabileceği ifade edilmektedir (9, 12).
Hyaluronik asit saç yüzeyine bağlanarak nem tutma kapasitesini artırmakta ve saçta yumuşaklık sağlamaktadır. Ayrıca, saç derisinin nemlenmesine katkı sağlayarak sağlıklı bir saç ortamı oluşturduğu belirtilmektedir. Saç için hyaluronik asit, folikül çevresindeki nem dengesini destekleyerek saç köklerinin ihtiyaç duyduğu ortamı oluşturma sürecinde rol oynamaktadır. Hyaluronik asidin saç foliküllerinin çevresinde bulunduğu ve folikül sağlığını desteklemede etkili olabileceği ifade edilmektedir (9, 12).
Hyaluronik asidin biyouyumlu, bağışıklık yanıtı oluşturmayan ve toksik olmayan bir yapıya sahip olduğu bildirilmektedir. Enjeksiyon ve topikal formlarda kullanıldığında çoğunlukla iyi tolere edildiği belirtilmiştir. Hyaluronik asit tablet yan etkileri hakkında yapılan araştırma sonuçlarına göre, uygun doz ve şekilde kullanıldığında ciddi bir zararı olmadığı ifade edilmektedir. Nadir durumlarda, uygulama bölgesinde hafif kızarıklık veya şişlik gibi geçici yan etkiler gözlemlenmiştir (2, 3, 5, 6).
Hyaluronik asit takviyesi formlarına örnek olarak şunlar verilebilir:
hyaluronik asit serumları genellikle cildi derinlemesine nemlendirmek ve yaşlanma belirtilerini azaltmak için kullanılır. Düzenli uygulamada Hyaluronik asit serum faydaları olarak ciltte yumuşaklık, dolgunluk artışı ve ince çizgilerde azalma sağladığı gözlemlenmiştir (13).
Krem formülasyonları ve hyaluronik sait içeren kremler; özellikle kuru, yaşlanmış veya hassas ciltlerde nemlendirici ve koruyucu bariyer oluşturmak için kullanılır. Hyaluronik asit nemlendirici olarak görev alabilir ve klinik çalışmalar düzenli kullanımın cilt nemi ve elastikiyetini artırdığını göstermektedir (14).
Hyaluronik asit içeren tonikler, cilt temizliğinden sonra kullanılarak serumlardan önce nemi artırmak ve cildi hazırlamak amacıyla kullanılır. Tonik, genellikle serum ve kremlerle birlikte cilt bakım rutinlerinde yer alır (15).
Hyaluronik asit tablet faydaları hakkındaki araştırmalar bu formun, daha çok eklem sağlığı ya da cilt desteği gibi içsel faydalar için kullanıldığından bahsetmektedir. Gıda takviyesi olarak kullanılan hyaluronik asit içeren tabletlerde vücut içi destek sağladığı ifade edilmiştir. Hyaluronik asit içmek isteyenler genellikle tablet veya kapsül formu tercih eder (16).
Bu form, yoğun nemlendirme sağlamak veya estetik işlemler sonrası cilt onarımı amacıyla kullanılan yüksek konsantrasyonlu sıvı formdur (17).
Bu form, kontrollü salım ve hedefe yönelik tedavi için geliştirilen taşıyıcı sistemlerde kullanılır. Hyaluronik asit kapsül faydaları arasında enzimle tetiklenen salınım yapması yer alır ve bu sayede vücutta uzun bir süre salınım gerçekleştirir (18).
Genellikle kozmetik ürün üretiminde hammadde olarak veya suyla karıştırılarak evde cilt bakımı için kullanılır. Bu form, ticari ürünlerin geliştirilmesinde yaygın olarak kullanılan bir baz formdur (2).
Hyaluronik asit içeren besinler ve doğal hyaluronik asit kaynakları olarak şu besinler örnek verilebilir (1, 4):
Kemik suyu, kemik, tendon ve bağ dokularının uzun süre kaynatılmasıyla elde edildiği için doğal bir hyaluronik asit kaynağı olarak bilinmektedir. Bu süreçte kolajen, jelatin ve az miktarda hyaluronik asit salınır. Geleneksel olarak eklem ve cilt sağlığını desteklemek amacıyla kullanılmıştır. Bazı çalışmalar, bu içeriklerin doku nemlendirmesi ve elastikiyeti artırabildiğini göstermiştir.
Soya, cilt nemini destekleyen ve hyaluronik asit üretimini artıran fitoöstrojenler içerir. Özellikle izoflavon gibi östrojen benzeri bileşiklerin, bağ dokusunda hyaluronik asit üretimini artırabileceği gözlemlenmiştir. Bu etkiler, menopoz sonrası kadınlarda yaşlanma belirtilerinin yavaşlatılmasında faydalı olabilir.
Narenciye, kolajen sentezi için gerekli olan ve sporcu vitaminleri arasında bilinen C vitamini bakımından zengindir ve dolaylı olarak hyaluronik asit seviyelerini destekler. C vitamini, hücreleri oksidatif strese karşı koruyarak hyaluronik asidin stabilitesine katkı sağlar. Bu antioksidan özellikler, ciltteki yapı bileşenlerinin yıkımını önlemeye yardımcı olabilir.
Kolajen hakkında daha fazla bilgi için “Kolajen Ne İşe Yarar, Nasıl Kullanılır? Faydaları Nelerdir?” adlı yazımıza göz atabilirsiniz.
Ispanak ve kara lahana gibi yeşil yapraklı sebzeler, hyaluronik asit üretiminde görev alan magnezyum açısından zengindir. Aynı zamanda mevcut hyaluronik asidin parçalanmasını önleyebilen antioksidanlar içerir. Cilt sağlığını destekleyen bu sebzeler, yaşlanma karşıtı beslenmede önerilir.
Tatlı patates ve havuç gibi kök sebzeler, cilt sağlığına katkı sağlayan antioksidanlar ve mineraller bakımından zengindir. Doğrudan hyaluronik asit içermezler, ancak onun sentezini ve korunmasını dolaylı olarak desteklerler. Bu sebzelerdeki karotenoidler ciltte nemlenme ve elastikiyetin korunmasında rol oynar.
Tavuk derisi ve tendon gibi hayvansal kıkırdak içeren gıdalar, az miktarda doğal hyaluronik asit barındırabilir. Geleneksel olarak hazırlanan yahni ve jelatinli yemeklerde bu dokular yer alır. Bu kaynaklar, cilt ve eklem fonksiyonlarının desteklenmesinde etkili olabilir.
Hyaluronik asidin gözenek tıkayıcı olmadığı ve akne eğilimli ciltlerde güvenle kullanılabildiği ifade edilmektedir. Akademik sonuçlara göre, iltihap karşıtı özellikleri sayesinde sivilce kaynaklı kızarıklık ve tahrişi azaltmada destekleyici olabileceği belirtilmektedir. Dermatolojik kullanımda gözenekleri tıkamadığı ve ciltle uyumlu olduğu ifade edilmiştir. Hassas cilt tiplerinde bile kullanılabildiği belirtilmiş, bu da sivilceye neden olma riskini azaltmaktadır (8, 10).
Hyaluronik asit için kesin bir yaş sınırı belirtilmemektedir. Ancak hem genç hem de ileri yaş bireylerde farklı amaçlarla kullanıldığı bildirilmektedir. Genç erişkinlerde cilt nemlendirmesi ve akne yönetimi için, yaşlı bireylerde ise yaşlanma karşıtı ve eklem sağlığı desteği amacıyla kullanılmaktadır. Yaş ilerledikçe vücuttaki hyaluronik asit düzeylerinin azalması nedeniyle ileri yaşta kullanımı daha yaygın hale gelmektedir. Çocuklarda ise yalnızca tıbbi gereklilikler durumunda ve uzman kontrolünde kullanımı söz konusudur. Genel olarak, kullanım yaştan ziyade bireyin cilt veya eklem ihtiyacına göre belirlenmektedir (5).
Hyaluronik asit ve c vitamini birlikte cilt bakımında kullanılmakta olup, antioksidan ve nemlendirici özellikleri sayesinde birbirini tamamlayan etkiler gösterebilmektedir (19).
Formülasyon çalışmalarında, C vitamininin pH'a duyarlı yapısından dolayı cilt tarafından emilimini artırmak için genellikle hyaluronik asitten önce uygulandığı belirtilmektedir (Oliveira et al., 2025). (20).
Göz altı morlukları hyaluronik asit kullanımına uygun olan bir belirtidir. Hyaluronik asit, göz çevresinde nemi artırmak ve ince çizgileri azaltmak için kullanılan formülasyonlarda yer almaktadır (19).
Evet, hyaluronik asit, ciltteki nem dengesini korumak amacıyla günlük bakım rutinlerinde yer almaktadır (19).
Evet, cilde hyaluronik asit uygulaması gece saatlerinde olabilir. Hyaluronik asit, gece boyunca cilt yenilenmesini desteklemek ve nemi tutmak amacıyla gece ürünlerinde kullanılmaktadır (20).
Hyaluronik asit seçerken moleküler ağırlığı ve formülasyonun pH dengesi gibi faktörlerin etkili olduğu bilinmektedir. Hassas ciltler için hyaluronik asit de mevcuttur, almadan evvel araştırılması önerilir (19).
Hyaluronik asit, eklem sıvısını takviye etmek ve ağrıyı azaltmak amacıyla osteoartrit tedavisinde eklem içine enjeksiyonla uygulanmaktadır (20).
Evet, hyaluronik asit, nem tutucu ve yatıştırıcı özellikleri nedeniyle yaz aylarında da kullanılmaktadır (21).
Evet, hyaluronik asit ve C vitamini içeren ürünlerin düşük sıcaklıklarda saklanmasının formülasyon stabilitesini artırdığı belirtilmektedir (20).
Hyaluronik asit, cilt nemini artırarak gözenek görünümünü azaltmaya ve cilt dokusunu iyileştirmeye katkı sağlamaktadır (19).
Hyaluronik asidin ciltteki nemlendirici etkileri birkaç gün içinde fark edilirken, düzenli kullanımda uzun vadeli faydalar görülebilmektedir (19).
Hyaluronik asit kullanımı sırasında güneş koruyucu uygulaması, cilt bariyerini korumaya ve fotoyaşlanmayı önlemeye yardımcı olmaktadır (21).