D-Mannoz, glikoza yakın yapıda doğal bir basit şekerdir ve kızılcık, elma ve şeftali gibi meyvelerde bulunur.
D-Mannoz, vücutta doğal olarak bulunan ve bazı meyvelerde yer alan basit bir şekerdir. Glikoza benzer bir yapıya sahiptir ancak metabolik işlevleri farklıdır. Kızılcık, elma, portakal ve aloe vera gibi doğal kaynaklarda düşük miktarlarda bulunur. Günümüzde D-Mannoz, tablet, toz veya sıvı takviye formunda çeşitli amaçlarla kullanılmak üzere araştırılmaktadır (1).
Bu yazımızda; D-Mannoz’un ne olduğuna, ne işe yaradığına, faydalarına, hangi besinlerde bulunduğuna, olası yan etkilerine ve daha fazlasına detaylı olarak bakacağız.
D-Mannoz, glikoza yakın yapıda doğal bir basit şekerdir ve kızılcık, elma ve şeftali gibi meyvelerde bulunur. Özellikle idrar yolu sağlığını destekleme potansiyeli nedeniyle araştırmalara konu olmuş; bakterilerin mesane duvarına tutunmasını engelleyici bir rolü olduğu belirtilmiştir. Araştırmalar, D-Mannoz’un tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarını (İYE) önlemede plaseboya göre daha etkili olabileceğini ve bazı antibiyotiklerle benzer sonuçlar verebileceğini göstermektedir (1).
D-mannozun faydaları arasında idrar yolları ve iltihabi süreçlerin düzenlenmesine yardımcı olmasının yanı sıra bağırsak mikrobiyotası ve sindirimi desteklemesi, ayrıca kemik ve metabolik sağlığa katkı sağlaması bulunmaktadır.
Tüm bu faydalara daha yakından bakacak olursak:
İlginizi Çekebilecek Ürünler!
D-mannoz içeren besinler arasında kızılcık, aloe vera, acai üzümü, kahve çekirdekleri ve telvesinin yanı sıra portakal ve diğer narenciye meyveleri bulunmaktadır.
Bu besinlere daha yakından bakcak olursak:
Kızılcık, D-mannoz bakımından en zengin doğal kaynaklardan biridir ve bu şeker meyvenin özünden elde edilerek genellikle idrar yolu sağlığını destekleyen takviyelerde kullanılır. Araştırmalar, kızılcıktan izole edilen D-mannozun meyvenin biyolojik özellikleri ve şeker profili içinde önemli bir bileşen olduğunu göstermiştir. Bu şeker özellikle meyvenin eti ve suyunda bulunur. Kızılcıktan elde edilen mannose, idrar yollarındaki bakterilerin tutunmasını azaltan doğal bileşenlerden biridir. Bu nedenle kızılcık meyvesi ve suyu, D-mannoz açısından önemli bir besin kaynağıdır (7).
Aloe vera bitkisi, tekrarlayan mannose birimlerinden oluşan acemannan adlı polisakkaritleri içerir. Aloe vera jelinin bileşimini inceleyen araştırmalarda, mannose ve glikozun ana monosakkaritler olduğu belirlenmiştir. Mannose, aloe jeline hem yapısal hem de fonksiyonel özellik kazandıran önemli bir bileşendir. Bu nedenle aloe vera, mannose bazlı polisakkaritlerin en güçlü bitkisel kaynaklarından biri olarak değerlendirilir. Doğal içeriği sayesinde hem gıda hem de cilt bakım ürünlerinde yaygın olarak kullanılır (8).
Acai üzüm çekirdekleri, yüksek miktarda mannan içeren ve bu polisakkaritlerden D-mannoz elde edilebilen zengin bir kaynaktır. Yapılan bir çalışmada, açaí çekirdeklerinin kuru ağırlığının yaklaşık %50’sinin mannose içeren karbonhidratlardan oluştuğu belirlenmiştir. Bu da açaí’yi tropikal bitkiler arasında D-mannoz açısından en yoğun kaynaklardan biri yapmaktadır. Araştırma, meyve atıklarından çevre dostu şekilde mannose üretmenin mümkün olduğunu göstermektedir. Hem açaí posası hem de çekirdeği, mannose geri kazanımı açısından değerlendirilmektedir (9).
Kahve bitkisi ve yan ürünleri, mannose açısından zengin galaktomannan adı verilen polisakkaritler içerir. Yapılan çalışmalar, kahve telvesinin D-mannoz elde etmek için biyokütle kaynağı olarak kullanılabileceğini göstermektedir. Kahve çekirdeklerindeki mannose, hücre duvarı yapısının bir parçasıdır ve enzimatik yöntemlerle serbest hale getirilebilir. Bu özellik, kahve atıklarının sürdürülebilir gıda bileşenlerine dönüştürülmesinde yeni bir yol sunmaktadır. Ayrıca kahve üretim atıklarının geri dönüştürülmesini destekleyen çevreci bir yaklaşımdır (10).
Portakal ve diğer narenciye türleri, doğal yapılarında az miktarda serbest D-mannoz içerir. Meyve şekerlerinin analiz edildiği çalışmalar, mannose’un narenciyede glikoz ve fruktoza oranla daha düşük seviyede bulunduğunu ancak belirgin şekilde saptanabildiğini göstermektedir. Bu şeker, meyve suyu ve posada doğal olarak bulunur. Mannose’un varlığı, narenciyenin karbonhidrat çeşitliliğini artırır. Bu nedenle taze sıkılmış portakal suyu, düşük düzeyde de olsa doğal D-mannoz alımına katkı sağlar (11).
D-Mannoz tabletleri, belirli miktarda D-Mannoz içeren, genellikle stabilize edici veya destekleyici bileşenlerle sıkıştırılmış katı formdaki takviyelerdir. D-Mannose tabletten mannoz emiliminin daha fazla olup olmadığı bilinmemekle beraber bu form, doğru ve düzenli doz alımını kolaylaştırarak günlük kullanım için pratik bir seçenek sunar. Tabletler kolay saklanabilir, uzun raf ömrüne sahiptir ve herhangi bir karıştırma ya da hazırlık gerektirmez.
D-Mannoz’un sıvı formu genellikle d-mannoz şurup, çözelti veya konsantre hâlinde sunulur ve su ya da meyve suyuyla karıştırılarak alınabilir. D-Mannoz likit; esnek doz ayarlama imkânı sağlar ve tablet yutmakta zorlanan kişiler tarafından sıklıkla tercih edilir.
D-Mannoz kullananların genellikle toz veya kapsül formunda ağızdan aldığı ve su ya da meyve suyunda takviye ürününü çözündürerek tükettiği bilinir. Özellikle tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarını önlemek veya desteklemek amacıyla kullanılır. Yapılan çalışmalar, düzenli günlük kullanımın idrar yolu enfeksiyonlarının tekrarını azaltabileceğini ve idrar semptomlarını hafifletebileceğini göstermektedir. Dozaj ve kullanım süresi ürüne ve kişisel duruma göre değişebilir (12).
D-Mannoz kullananlar ile ilgili bilgiler sınırlıdır. Klinik araştırmalarda genellikle D-Mannoz’un günde bir veya iki kez kullanıldığı bildirilmiştir. Tekrarlayan enfeksiyonlarda, altı aya kadar günlük kullanım içeren uzun süreli protokoller de incelenmiştir. Ancak doz sıklığı bireysel farklılık gösterebilir ve düzenli kullanımın sonuçları etkilediği düşünülmektedir. (13).
D-Mannoz takviyesi, genellikle önerilen dozlarda ve kısa ya da orta vadeli kullanımlarda güvenli kabul edilir. Araştırmalarda, özellikle tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarını önlemek amacıyla birkaç hafta ila birkaç ay süreyle düzenli kullanımının incelendiği görülmektedir. Ancak uzun süreli veya yüksek doz kullanımda, kişisel sağlık durumu göz önünde bulundurularak bir doktora danışılması önerilir (13).
D-Mannoz bir tür şeker olmasına rağmen, glikozdan farklı şekilde metabolize edilir ve vücutta kan şekerine önemli ölçüde dönüşmez. Erken dönem metabolik çalışmalar, D-Mannoz’un sindirim sisteminde düşük oranda emildiğini ve çoğunlukla idrar yoluyla atıldığını, bu nedenle kan şekeri seviyelerinde belirgin bir artışa yol açmadığını göstermektedir. Yine de, diyabeti olan veya glikoz metabolizması bozulmuş kişilerin takviye kullanırken kan şekeri düzeylerini izlemeleri önerilir (14).
D-mannoz zararları ve yan etkileri hakkında gerçekleştrilen klinik çalışmalara göre D-Mannoz takviye olarak genellikle iyi tolere edildiği bilinen bir bileşendir. En yaygın yan etkileri; hafif mide rahatsızlığı ve bağırsak hareketlerinde artış olması şeklinde bilinir. Yapılan meta-analizlerde yan etki görülme oranı düşük bulunmuş ve önerilen dozlarda güvenli olduğu bildirilmiştir. Ancak özellikle uzun süreli veya yüksek doz kullanımlarda, mevcut sağlık sorunları olan bireylerde güvenliliğini netleştirmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardı (1).
Araştırmalar, hem kızılcık hem de D-Mannoz’un idrar yolu bakterilerinin mesane duvarına tutunmasını engellemeye yardımcı olabileceğini, ancak farklı bakteriyel yapılar üzerinde etkili olduklarını göstermektedir. Kızılcık, hem P-tipi hem de Tip 1 E. coli fimbrialarını etkilerken, D-Mannoz yalnızca Tip 1 fimbrialar ile etkileşir (15).
Klinik çalışmalarda D-Mannoz’un tablet ve sıvı formu doğrudan karşılaştırılmamıştır. Araştırmalar, D-Mannoz’un vücutta hızla emilip değişmeden idrarla atıldığını, bu nedenle form farkının emilim açısından belirgin olmadığını bildirmektedir (2).
Araştırmalarda belirli bir saat önerisi bulunmamaktadır, ancak D-Mannoz’un idrarda en yüksek düzeye ulaşmasının 1–3 saat sürdüğü bildirilmiştir. Önleyici kullanımda, idrardaki yoğunluğu korumak için gün içine yayılmış düzenli dozlar önerilmektedir (1).
İdrar yolu sağlığı üzerine yapılan çalışmalarda, D-Mannoz’un alımdan sonraki 1–2 saat içinde idrarda ölçülebilir düzeylere ulaştığı bildirilmiştir. Klinik gözlemler, düzenli kullanımda 1–3 gün içinde semptomlarda iyileşme gözlendiğini belirtmektedir (12).
Kızılcık, elma ve şeftali gibi meyveler D-Mannoz içerir, ancak bu miktarlar takviye ürünlerine kıyasla oldukça düşüktür. Çalışmalar, yalnızca gıdalar yoluyla alınan D-Mannoz’un idrar yolu sağlığını destekleyecek düzeye ulaşmadığını göstermektedir (7).
Egzersizin D-Mannoz metabolizması üzerinde etkili olduğuna dair kanıt bulunmamaktadır, çünkü D-Mannoz glikojen olarak depolanmaz ve doğrudan idrarla atılır. Araştırmalar, düşük kalorili yapısı nedeniyle D-Mannoz’un diyet veya egzersiz dönemlerinde de güvenli şekilde kullanılabileceğini göstermektedir (3).