İzolösin, lösin ve valin ile birlikte üç temel dallı zincirli amino asitten (BCAA) biridir.
İzolösin, lösin ve valin ile birlikte üç temel dallı zincirli amino asitten biridir. Yapısal özellikleri sayesinde protein sentezi, enerji üretimi ve glikoz metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynar. Valin lösin izolösin, aynı zamanda BCAA olarak bilinir ve üçünün de görevi farklıdır (1).
Bu yazımızda; izolösinin ne olduğuna, ne işe yaradığına, faydalarına, hangi besinlerde bulunduğuna, olası yan etkilerine ve daha fazlasına detaylı olarak bakacağız.
İzolösin, lösin ve valin ile birlikte üç temel dallı zincirli amino asitten (BCAA) biridir. İzolösin yapısı gereği protein sentezi, enerji düzenlemesi ve glikoz metabolizmasında önemli rol oynar. Ayrıca bağışıklık sistemini desteklediği ve egzersiz sonrası kas onarımını teşvik ettiği düşünülmektedir. İzolösin ayrıca kas ve bağırsak hücrelerinde glikoz taşıyıcılarını artırarak enerji dengesinin korunmasına katkı sağlayabilir (1, 2).
İzolösin amino asidi çeşitli etkileriyle bilinir. İzolösin faydaları arasında şunlar yer alır:
Araştırmalar, izolösinin kas protein sentezine katkıda bulunduğunu ve mTOR adlı hücresel yolakları aktive ederek kas protein döngüsünü düzenlediğini göstermektedir. Bu mekanizma kas yapısının korunmasında ve onarımında rol oynar. Balıklar ve memeliler üzerinde yapılan çalışmalar, diyetle alınan izolösinin kas kalitesini, dokusal dayanıklılığı ve antioksidan kapasiteyi artırdığını, bunu da AKT/TOR/S6K1 ve AKT/FOXO3a yolaklarını etkileyerek yaptığını göstermiştir. Bu bulgular, izolösinin egzersiz veya yaralanma sonrası kas onarımı ve adaptasyonunu destekleyebileceğini göstermektedir (3, 4).
İzolösin, kas ve bağırsaklarda glikoz alımını artırarak kan şekeri düzeylerinin düzenlenmesinde rol oynar. Deneysel çalışmalarda, izolösinin kaslarda GLUT1 ve GLUT4, bağırsaklarda ise SGLT-1 taşıyıcılarını artırarak glikoz kullanımını desteklediği gözlenmiştir. Hayvanlar üzerinde yapılan başka bir araştırmada, izolösin alımının kaslarda glikoz alımını artırarak ve karaciğerde glikoz üretimini azaltarak kan şekeri seviyesini düşürdüğü görülmüştür. Bu sonuçlar, izolösinin enerji dengesinin korunmasında metabolik bir rol oynadığını göstermektedir (2, 5).
İzolösin, hem doğuştan gelen hem de adaptif bağışıklık yanıtlarının desteklenmesine katkıda bulunur. Dallı zincirli amino asitlerle yapılan çalışmalar, lenfosit büyümesini ve antikor üretimini destekleyerek bağışıklık fonksiyonlarını düzenlediğini göstermiştir. Hayvan modellerinde, izolösin içeren peptitlerin stresle ilişkili protein (HSP) üretimini artırdığı ve inflamatuar belirteçleri azalttığı bulunmuştur (6).
Klinik araştırmalar, izolösinin karaciğer hastalıklarında protein sentezini desteklediğini göstermiştir. Karaciğer sirozu olan hastalarda yapılan çalışmalarda, intravenöz izolösin verilmesinin karaciğer ve kas protein sentezini artırdığı gözlenmiştir. Bu bulgular, izolösinin protein yıkımının arttığı hastalık durumlarında protein dengesini korumada yardımcı olabileceğini göstermektedir (7).
İzolösin, kas dokularında antioksidan savunmaları güçlendirmeye katkıda bulunur. Deneysel sonuçlara göre, izolösin takviyesi reaktif oksijen türlerini (ROS) ve lipid peroksidasyon ürünlerini azaltırken, katalaz ve glutatyon peroksidaz gibi antioksidan enzimlerin aktivitesini artırmıştır. Ayrıca, BCAA metabolizması üzerine yapılan incelemeler, dengeli izolösin alımının oksidatif metabolizmayı ve mitokondriyal verimliliği desteklediğini göstermektedir (4).
İlginizi Çekebilecek Ürünler!
İzolösin içeren besinler arasında aşağıdaki besinler yer alır. Bu besinlerin arasında izolösin bitkisel kaynakları da bulunur.
Yumurta, izolösin dâhil olmak üzere tüm temel amino asitleri içeren tam bir protein kaynağıdır. Yumurta ile yapılan bir çalışmada, soya veya lupin ile zenginleştirilmiş tavuk yemlerinin yumurtalardaki amino asit profilini geliştirdiği ve özellikle izolösin düzeylerinin sabit kaldığı gözlenmiştir. Araştırma, bu amino asitlerin kas onarımı ve doku yenilenmesinde önemli rol oynadığını göstermektedir (8).
Balık, izolösin açısından zengin olup kas proteini sentezine ve antioksidan savunmaya katkıda bulunur. Balıklarla yapılan bir araştırma, optimal düzeyde izolösin içeren diyetlerin kas besin içeriğini ve antioksidan enzim aktivitesini artırdığını göstermiştir. Ayrıca, kırmızı et, balık ve soya proteini karşılaştırmalı bir çalışmada, balık tüketimi sonrasında izolösin ve valin gibi amino asitlerin kandaki seviyelerinin daha hızlı yükseldiği gözlenmiştir (9).
Soya fasulyesi, en iyi bitkisel izolösin kaynaklarından biridir. Amino asit profili hayvansal proteinlerle benzerlik gösterir, bu da onu vejetaryen diyetler için ideal hale getirir. Araştırmalar, soya proteininin kolesterol seviyelerini düşürdüğünü bildirmiştir. Soya proteini izolatları ve fermente edilmiş soya ürünleri yüksek sindirilebilirliğe sahiptir, bu da amino asit alımını artırır (10).
Baklagiller, izolösin ve diğer dallı zincirli amino asitler (BCAA) açısından zengindir. Araştırmalar, baklagillerin %20–45 oranında protein içerdiğini ve izolösin, lösin, valin gibi temel amino asitleri önemli miktarlarda bulundurduğunu göstermektedir. Ayrıca, lif ve antioksidan açısından zengin olduklarından kalp ve metabolik sağlık üzerinde olumlu etkiler göstermektedir. Baklagillerin diyetlere eklenmesi, özellikle bitkisel beslenenler için sürdürülebilir bir protein kaynağı sağlar. (11).
Et, izolösin dahil olmak üzere tüm temel amino asitleri içeren tam bir protein kaynağıdır. Farklı et türlerinde yapılan analizlerde yüksek miktarda izolösin bulunduğu ve bunun kas gelişimi ile enerji metabolizmasında rol oynadığı belirlenmiştir. Kırmızı etin aşırı tüketimi bazı sağlık riskleriyle ilişkilendirilmiş olsa da dengeli miktarda yağsız et tüketimi, doku onarımı ve enzim fonksiyonları için gerekli amino asitlerin alınmasına katkı sağlar (12).
Günlük İzolösin ihtiyacı; yaşa, cinsiyete ve fiziksel aktiviteye göre değişir. Genel olarak lösin:izolösin:valin oranı 40:20:20 mg/kg vücut ağırlığı şeklindedir. İzolösin takviyeleri bulunduğu gibi bazı besinlerden de izolösin alınabilir. Balık, yumurta, soya ve et gibi besinler izolösin açısından zengindir ve günlük ihtiyacı karşılamaya yardımcı olabilir (13).
İzolösin takviyeleri, kas toparlanmasını desteklemek ve yorgunluğu azaltmak için egzersizden önce veya sonra alınabilir. Araştırmalara göre, esansiyel amino asit takviyelerinin ve aerobik egzersiz kombinasyonunun, kas metabolizmasını ve gücü artırırken insülin duyarlılığını olumsuz etkilemediğinden bahsedilmektedir. Uluslararası Spor Beslenme Derneği, gün boyunca birkaç küçük doz (her biri 1.5–3 g) izolösin alımının kas protein sentezini destekleyebileceğini belirtmektedir (14).
Araştırmalara göre
Aşırı izolösin alımı, amino asit dengesini bozabilir.
İzolösin fazlalığı, vücudun valin ihtiyacını artırabilir.
Bazı durumlarda aşırı izolösin alımı, metabolik bozukluklara veya insülin direncine yol açabilir.
Valin–lösin–izolösin yüksekliği ve izolösin metabolizmasındaki bozukluklar, α-metilasetoasetat birikimine neden olabilir.
Bu birikim sonucunda metabolik asidoz, halsizlik ve kusma gibi belirtiler görülebilir.
Ancak bu belirtiler her bireyde farklılık gösterebilir. Dolayısıyla bir uzman ile görüşülmesi ve uygun dozun belirlenmesi önemlidir (15).
Çalışmalar; İzolösin eksikliğinin, enerji metabolizmasındaki rolü nedeniyle yorgunluk, kas erimesi, baş dönmesi ve düşük kan şekeri gibi belirtiler gösterebileceğini bulgulamıştır. Tiamin eksikliğinin, düşük izolösin seviyeleriyle ilişkilendirildiği ve amino asit metabolizmasında bozulmaya neden olduğu düşünülmektedir. Ayrıca izolösin eksikliği, büyüme ve protein sentezinde azalmaya da yol açabilir (16).
Araştırmalara göre izolösin, spor beslenmesinde kas onarımı, enerji metabolizması ve bağışıklık düzenlemesi üzerinde önemli bir metabolik rol oynayabilir. Çalışmalar, izolösinin lösin ve valin ile birlikte mTOR ve AMPK gibi hücresel yolakları aktive ederek kas proteini sentezine ve egzersiz sırasında enerji verimliliğine katkıda bulunduğunu göstermektedir. Dayanıklılık sporcuları üzerinde yapılan çalışmalar, BCAA takviyesinin yoğun egzersiz sonrası kreatin kinaz ve laktat dehidrogenaz gibi kas hasarı belirteçlerini azalttığını bildirmiştir (17).
Başka bir çalışmada, izolösin içeren BCAA takviyesinin enerji metabolizmasını destekleyerek egzersiz verimliliğini artırdığı ve egzersiz sonrası yorgunluğu azalttığı gözlenmiştir. Genel olarak, izolösin fiziksel efor sırasında ve sonrasında kas onarımı ile metabolik dengenin korunmasına katkı sağlar (1).
İzolösin, lösin ve valin ile birlikte “dallı zincirli amino asitler” (BCAA) olarak bilinen üç temel amino asitten biridir ve vücut tarafından üretilemediği için besinlerle alınması gerekir. BCAA’lar birlikte çalışsa da her birinin metabolik işlevi farklıdır. Lösin esas olarak mTOR yolunu aktive ederek kas proteini sentezini düzenlerken, izolösin glikoz alımı ve enerji dengesinde rol alır (18).
Çalışmalar, BCAA kombinasyonlarının egzersiz sonrası kas ağrısını azaltmaya ve inflamasyonu düzenlemeye yardımcı olduğunu, izolösinin ise kan şekeri dengesini koruyarak yorgunluğun azalmasına katkı sağladığını göstermektedir. Temel amino asitler üzerine yapılan incelemeler, izolösinin BCAA grubunun bir üyesi olmasına rağmen anabolik etkilerden ziyade enerji metabolizması ve toparlanma süreçlerinde daha belirgin rol oynadığını belirtmektedir. Dolayısıyla tüm BCAA’lar egzersiz performansı ve toparlanmayı desteklerken, izolösin özellikle enerji metabolizması ve glikoz düzenlenmesine katkı sağlar (19).