Astaksantin, deniz yosunları, somon, karides ve diğer deniz canlılarında bulunan kırmızı-turuncu bir karotenoid pigmenttir.
Astaksantin, doğal olarak bazı mikroalglerde, somon balığında, karideste ve diğer deniz canlılarında bulunan kırmızı-turuncu bir karotenoid pigmenttir. Güçlü antioksidan özellikleriyle bilinen bu madde, vücutta serbest radikallerin neden olduğu oksidatif stresi azaltmaya yardımcı olan bir besin bileşenidir. Bilimsel araştırmalara göre astaksantin; cilt sağlığının korunması, göz fonksiyonlarının desteklenmesi, bağışıklık sisteminin dengelenmesi ve genel hücresel dayanıklılığın sürdürülmesi gibi birçok alanda önemli bir rol oynar (1).
Bu yazımızda; astaksantinin ne olduğuna, ne işe yaradığına, faydalarına, hangi besinlerde bulunduğuna, olası yan etkilerine ve daha fazlasına detaylı olarak bakacağız.
Astaksantin, deniz yosunları, somon, karides ve diğer deniz canlılarında bulunan kırmızı-turuncu bir karotenoid pigmenttir. Xantofil ailesine ait olan bu madde, hücre zarlarıyla etkileşime girerek serbest radikalleri nötralize eden bir antioksidan olarak tanımlanır. Astaksantin, renk verici ve antioksidan özellikleri nedeniyle ilaç, besin takviyesi ve su ürünleri yetiştiriciliği gibi birçok endüstride kullanılmaktadır (1, 2).
Astaksantin, UV kaynaklı oksidatif strese karşı koruma sağlayarak ve nem dengesini destekleyerek cilt sağlığının korunmasına yardımcı olan bir karotenoiddir. Çalışmalar, astaksantin takviyesinin ciltteki transepidermal su kaybını azaltmaya ve kolajen bütünlüğünü korumaya yardımcı olabileceğini göstermektedir (10).
Sağlıklı yetişkinlerle yapılan bir klinik çalışma, uzun süreli astaksantin alımının yüksek UV maruziyeti dönemlerinde cilt durumunun korunmasına yardımcı olduğunu bildirmiştir (11).
Laboratuvar çalışmaları, astaksantinin ciltte nemin korunmasında önemli rol oynayan aquaporin-3 adlı proteinin ifadesini artırdığını göstermektedir. İnsan çalışmalarının meta-analizleri, nem ve elastikiyet artışıyla birlikte güvenli kullanım sonuçlarını desteklemektedir (12).
Astaksantin, göz dokularında birikerek retina ve görsel fonksiyonların korunmasına yardımcı olur; bu etki, gözdeki oksidatif stresi azaltma ile ilişkilendirilmiştir. Çalışmalar, astaksantinin fotoreseptör hücrelerinin sağlığını desteklediğini ve ışığa bağlı oksidatif hasara karşı koruma sağladığını göstermektedir (13).
Ayrıca, retina kan akışını destekleyebileceği ve uzun süreli ekran kullanımıyla oluşan göz yorgunluğunu azaltabileceği belirtilmiştir. Hayvan modellerinde yapılan araştırmalar, retina dokularındaki oksidatif hasarın azalmasıyla ilişkili koruyucu etkiler göstermiştir. Nanoteknoloji destekli formülasyonlar, astaksantinin göz dokularına iletimini artırarak stabilitesini ve biyoyararlanımını geliştirmiştir (14).
Araştırmalar, astaksantinin saç büyümesinde önemli rol oynayan dermal papillal hücrelerini oksidatif strese karşı koruyabildiğini göstermektedir. Laboratuvar çalışmaları, hidrojen peroksit maruziyetine uğrayan saç folikül hücrelerinde astaksantinin yaşlanma belirteçlerini ve hücresel hasarı azalttığını ortaya koymuştur (15).
Hayvan modelleri, astaksantinin saç derisinde mikro dolaşımı koruyarak ve folikül çevresindeki inflamasyonu azaltarak saç sağlığını destekleyebileceğini göstermektedir. İç kulaktaki tüy hücrelerinde yapılan çalışmalarda da, oksidatif ve kimyasal hasara karşı koruyucu etkiler gözlenmiştir(16).
İlginizi Çekebilecek Ürünler!
Astaksantin vitamin ve mineraller ile beraber bazı besinlerde bulunur. Astaksantin içeren besinlerin arasında ise şunlar yer alabilir (17):
Somon, özellikle yabanî sockeye ve coho türleri, astaksantin açısından en zengin deniz ürünleri arasında yer alır. Astaksantin, bu balıklara karakteristik pembe-kırmızı rengini verir. Balık, doğal olarak mikroalgleri veya bu pigmenti içeren kabukluları tüketerek astaksantin biriktirir. Bu nedenle, somon hem doğal pigment hem de bir antioksidan kaynağı olarak kabul edilir.
Karides kabuğundaki pembe renk, astaksantin pigmentinden kaynaklanır. Canlı karideslerde bu pigment proteinlerle bağlı hâlde bulunur, ancak pişirme sırasında serbest hale geçerek kırmızı renge dönüşür. Karides, astaksantin bakımından zengin kabuklu deniz ürünleri arasında önemli bir yere sahiptir.
Mavi yengeç ve kral yengeç türleri, kabuk ve kas dokularında belirli miktarda astaksantin içerir. Bu pigment, yengeçlerin renklenmesinden ve oksidatif koruma mekanizmalarından sorumludur. Pişirme işlemi sırasında yengeç kabuğunun kırmızıya dönmesinin nedeni de astaksantinin serbest hale gelmesidir. Yengeç eti, protein ve doğal karotenoidlerin dengeli bir birleşimini sunar.
Istakoz, astaksantini doğal olarak içeren bir başka kabuklu deniz canlısıdır. Canlıyken koyu yeşil veya mavi renkte görünmesine rağmen, pişirildiğinde astaksantin serbest kalır ve kabuğu parlak kırmızıya döner. Astaksantin, ıstakozun kabuğunda ve dokularında güçlü bir antioksidan rolü üstlenir.
Özellikle gökkuşağı alabalığı, astaksantini besin zinciri yoluyla alg ve küçük kabuklulardan elde eder. Bu pigment, alabalığa pembe et rengini kazandırır. Alabalık, somon gibi yağlı bir balık olup astaksantin içeriğiyle birlikte omega-3 yağ asitleri bakımından da zengindir. Bu kombinasyon, onu besleyici ve değerli bir deniz ürünü hâline getirir.
Krill, okyanusların en küçük ama en yoğun astaksantin kaynaklarından biridir. Bu küçük kabuklular, mikroskobik algleri tüketerek astaksantin biriktirir. Krill yağı takviyeleri, hem astaksantin hem de omega-3 yağ asitlerini birlikte içerir. Bu nedenle, krill hem deniz ekosistemi hem de insan beslenmesi için önemli bir bileşendir.
Haematococcus pluvialis, doğada bilinen en zengin doğal astaksantin kaynağıdır. Bu mikroalg, çevresel stres koşullarında hayatta kalmak için yüksek miktarda astaksantin üretir. Günümüzde besin takviyeleri ve kozmetik ürünlerinde kullanılan astaksantin genellikle bu alglerden elde edilir. Ayrıca, balık yetiştiriciliğinde renk verme ve antioksidan destek amacıyla yaygın olarak kullanılır.
Astaksantin yan etkileri konusu üzerine yapılan klinik çalışmalar, astaksantin kullanımının genellikle ciddi yan etkilere yol açmadığını göstermektedir. 12 haftalık bir çalışmada, bazı katılımcılarda kırmızı dışkı, hafif kaşıntı ve iştah azalması gibi hafif yan etkiler görülmüş, ancak bu durumlar takviyeyi bırakmadan kendiliğinden düzelmiştir. Araştırmalar, hem doğal hem de sentetik astaksantinin güvenli bir şekilde kullanılabildiğini belirtmektedir (1).
Astaksantin takviyesi, farklı formlarda bulunabilir:
Astaksantin Ekstresi, genellikle Haematococcus pluvialis gibi mikroalglerden elde edilen yoğun bir sıvı formdur. Genellikle zeytinyağı veya balık yağı gibi yağlarda çözülerek sunulur çünkü astaksantin yağda çözünen bir bileşiktir. Bu form, esnek doz ayarlaması sağlar ve katı formlara kıyasla daha yüksek biyoyararlanıma sahiptir
Astaksantin Tabletleri, önceden ölçülmüş, katı bir formda olup kullanım kolaylığı ve doz hassasiyeti sağlar. Saklaması kolaydır, taşınabilir yapıdadır ve sıvı formlara göre daha uzun raf ömrüne sahiptir. Bazı tabletler, emilimi ve kararlılığı artırmak amacıyla yağlarla kaplanmış veya yağ içeriğiyle formüle edilmiştir.
Astaksantin Tozu, alg ekstrelerinin sprey kurutma veya dondurarak kurutma yöntemleriyle üretilen kuru ve serbest akışlı bir formdur. Gıdalara, içeceklere veya takviyelere kolayca karıştırılabilir ve genellikle kozmetik ürünlerde veya fonksiyonel gıdalarda kullanılır. Toz form hafiftir, oda sıcaklığında stabildir ve endüstriyel ölçekli üretim için uygundur.
Astaksantin, bazı farklı bileşenlerle birlikte de kullanılabilir ve takviye formüllerinde karşımıza çıkabilir. Örneğin;
Astaksantin, hücresel enerji üretimini ve mitokondri düzeyinde antioksidan korumayı desteklemek için sıkça CoQ10 ile birlikte kullanılır. Araştırmalar, her iki bileşiğin birlikte kullanıldığında hücresel metabolizma ve oksidatif dengeyi desteklediğini göstermektedir (18).
Balık yağı ve kril yağı doğal olarak hem omega-3 yağ asitleri hem de astaksantin içerir. Bu iki bileşen birlikte kullanıldığında, sinir sistemi ve kalp-damar dokularında lipid dengesinin korunmasına ve oksidatif stresin azaltılmasına yardımcı olabilir (19).
Astaksantin ve E vitamini genellikle birlikte kullanılır çünkü her ikisi de yağda çözünen antioksidanlardır ve hücre zarlarını oksidasyondan koruma açısından birbirini tamamlar (20).
Lutein ve astaksantin, göz sağlığını destekleyen karotenoidlerdir ve yaşa bağlı makula dejenerasyonu gibi durumlarda retina fonksiyonunu korumak için birlikte kullanılır (21).
Araştırmalara göre; astaksantin ve C vitamini kombinasyonu hem yağda hem de suda çözünen ortamlarda antioksidan etki sağlayarak genel oksidatif savunmayı güçlendirebilir. C vitamini sulu ortamlarda çalışırken astaksantin hücre zarlarını koruyabilir (22).
Astaksantin, L-karnitin ve çinko içeren formülasyonlar erkek fertilite (doğurganlık) takviyelerinde kullanılmaktadır. Bu bileşenler, sperm sağlığını destekleyen antioksidan etki ve enerji metabolizması mekanizmalarıyla birlikte çalışır (23).
Astaksantin, insanlar tarafından besin takviyesi olarak ve balık yetiştiriciliğinde yem katkı maddesi şeklinde kullanılmaktadır. Balıklarda rengi artırmak ve antioksidan savunmayı güçlendirmek amacıyla beslenmeye eklenmektedir. Ayrıca astaksantin kullananların, eklem sağlığını desteklemek ve oksidatif stresi azaltmak için geliştirilen besin takviyesi formüllerini tercih ettiği de bilinmektedir (24).
Astaksantin için resmi bir günlük alım önerisi bulunmamaktadır. Ancak insan çalışmalarında genellikle günde 4 mg’lık dozların güvenli olduğu ve olumlu sonuçlar verdiği bildirilmiştir. Bazı araştırmalarda Astaksantin günlük doz miktarı olarak belirtilen bu miktarın antioksidan kapasiteyi artırdığı, cilt sağlığını desteklediği ve kas yorgunluğunu azalttığı görülmüştür. Ayrıca, 12 haftaya kadar süren kullanımlarda belirgin bir yan etki rapor edilmemiştir. Yine de, bireylerin sağlık durumuna ve kullandıkları diğer takviyelere bağlı olarak uygun doz değişiklik gösterebilir. Bu nedenle astaksantin kullanmadan önce bir sağlık profesyoneli ile görüşmesi önerilir (1).
Astaksantin, yağda çözünen bir karotenoid olduğundan, vücut tarafından emilebilmesi için genellikle yağ içeren bir öğünle birlikte alınması önerilmektedir. Bu durum, sindirim sürecinde safra asitlerinin üretimini teşvik ederek, astaksantinin bağırsak duvarından daha etkin geçişini sağlar. Emilim oranı, astaksantinin doğal veya sentetik kaynağına, kullanılan yağ türüne ve formülasyona bağlı olarak değişebilmektedir. Bazı takviyelerde astaksantin, biyoyararlanımını artırmak amacıyla balık yağı, zeytinyağı veya orta zincirli trigliseritlerle (MCT yağları) birlikte formüle edilmektedir (25).
Bir insan çalışmasında, astaksantin alan katılımcıların toplam enerji ve karbonhidrat alımlarında azalma gözlenmiş, ancak anlamlı bir kilo kaybı tespit edilmemiştir. Hayvan çalışmalarında ise astaksantin daha çok metabolizma ve antioksidan etkilere odaklanmıştır. Dolayısıyla kilo kontrolüne etkisinin olup olmadığına dair kanıt yoktur (26).
Astaksantin bazen balık yağı ile birlikte kullanılmaktadır. Hayvan modellerinde yapılan araştırmalar, bu kombinasyonun antioksidan enzim aktivitelerini değiştirebildiğini ve oksidatif stresi düzenleyebildiğini göstermiştir. İnsanlarda yapılan klinik çalışmalarda da kril yağı (balık yağı türü) ve astaksantinin birlikte güvenle kullanılabildiği belirtilmiştir (24).
Karotenoidlere karşı alerjisi olan kişiler veya antioksidanlarla etkileşime girebilecek ilaçlar kullananlar, astaksantin kullanmadan önce sağlık uzmanı ile görüşmelidir (27).
Araştırmalar, astaksantinin cilt dengesini korumaya ve oksidatif ile enflamatuvar hasarlara karşı koruma sağlamaya yardımcı olduğunu, bu durumların da leke oluşumuyla ilişkili olduğunu göstermektedir (4).
Bir klinik çalışma, astaksantinin 10–14 yaş arası çocuklarda dijital göz yorgunluğunu azaltmak amacıyla güvenle kullanılabileceğini göstermiştir (28).
Astaksantin, göz dokularındaki oksidatif stres ve enflamasyonu azaltarak görme fonksiyonlarını ve göz sağlığını destekler (29).
Araştırmalar, astaksantinin sperm sağlığı ve fonksiyonunu destekleyebileceğini; bunun oksidatif dengeyi düzenleme ve mitokondriyal aktiviteyi koruma yoluyla gerçekleştiğini göstermektedir (30).
Hayvan çalışmalarında, yüksek astaksantin konsantrasyonlarında bile alerjik ya da tahriş edici bir reaksiyon gözlenmemiştir (20).
Omega-3 yağ asitleri ile astaksantin genellikle birlikte kullanılmaktadır ve doğal olarak somon yağında bir arada bulunur; bu kombinasyon hücre sağlığını ve antioksidan aktiviteyi destekler (31).
İnsan deri fibroblastları üzerinde yapılan bir çalışmada, astaksantinin östrojen aktivitesini artırmadığı, ancak bisfenol A gibi östrojen benzeri kimyasalların hücrelerde oluşturduğu hasarı azalttığı gözlenmiştir (32).