Yazar: Diyetisyen Merve Doyranlı
Kolajen vücudumuzda en çok bulunan proteindir. Kolajenin birçok çeşidi vardır. Kaslar, kemikler, deri, kan damarları, sindirim sistemi ve tendonlarda bulunur. Ölü cilt hücrelerini değiştirerek cildimizin sağlamlığını ve elastikiyetini artırmaya yardımcı olur. Eklemlerimiz ve tendonlarımız söz konusu olduğunda, en basit ifadeyle, vücudu bir arada tutmaya yardımcı olan yapıştırıcı görevi görmektedir.
Yaşlandıkça kolajen üretimi azalır. Bu durum, ciltte kırışıklıklara ve sarkmalara neden olur. Artan kolajen seviyeleri cildin daha güçlü görünmesine, pürüzsüzlüğün artmasına yardımcı olur ve cilt hücrelerinin normal şekilde yenilenmesine ve onarılmasına yardımcı olur.
Kolajenin yaşlanma karşıtı özelliklerini araştıran çalışmalar, 35-55 yaş arası kadınlar arasında, sekiz hafta boyunca günde bir kez kullanılan 2,5-5 gram kollajen hidrolizatın, cildin elastikiyetini, cildin nemini, transepidermal su kaybını önemli ölçüde iyileştirdiğini bulmuştur. Kolajen ayrıca selülit ve ameliyat izlerini de azaltabilir (1).
Vücutta kolajen azaldığında tendonlar ve ligamentler daha az hareket ederek sertleşir ve şişer. Kemikleri tutan jel benzeri yapısıyla kolajen; kayganlığı sayesinde hareket etmemizi sağlar (2). Eklemlerin daha kolay hareket etmesine yardımcı olur, genellikle yaşlanma ile ilişkili ağrıları ve eklemde bozulma riskini azaltır (2, 3).
Harvard’daki Beth Israel Deaconess Tıp Merkezi'nde yapılan bir araştırmada, tip 2 kolajen ile takviye etmenin, romatoid artritli hastaların, hassas eklemlerde şişmeyi azaltarak ağrılı semptomlardan kurtulmalarına yardımcı olduğunu gözlemlemiştir (4).
Uluslararası Tıp Bilimleri Dergisi'nde yayınlanan bir başka çalışma, tip 2 kolajen ile tedavi edilen osteoartrit eklem ağrısı olan kişilerin, merdiven çıkma veya uyku gibi günlük aktivitelerde önemli artışlar ve bunların kalitesinde genel bir iyileşme gösterdiğini ortaya koymuştur (5).
Kolajen, proteinlerin parçalanmasına yardımcı olur ve bağırsakların astarını rahatlatır. Ayrıca, hasar görmüş hücre duvarlarını iyileştirir. Kolajenin bir diğer sindirimsel faydası, bağ dokusunun oluşumuna yardımcı olması ve dolayısıyla gastrointestinal sistemin koruyucu kaplamasını mühürlemesi ve iyileştirmesidir. Bugün, birçok hastalık aslında sağlıksız bir bağırsaktan kaynaklanan iltihap ya da tahrişten kaynaklanmaktadır. Yapılan çalışmalarda irritabl bağırsak sendromu olan kişilerde serum kolajen seviyelerinin düşük olduğu tespit edilmiştir (6).
Vücutta kolajen miktarındaki artış, yağsız kas kütlesinin artmasına ve temel besinlerin enerjiye dönüştürülmesine yardımcı olur. Böylelikle metabolizma hızı da artmış olur. Kas kütlesinin korunması, postürü ve kemik sağlığını desteklemeye yardımcı olur. Kolajeni tüketirken, vücudun kolajeni kullanılabilir bir proteine dönüştürmesini sağlamak için C vitamini tüketilmesi gerekmektedir.
Kolajen proteini; tırnak, saç ve dişlerin yapı taşıdır. Yeterli miktarda kolajen tüketimi, tırnakların ve saçların güçlenmesine yardımcı olur (7).
İnsan vücudunda en az 16 farklı kolajen çeşidi vardır. Bunlar, kolajen tip 1, 2, 3, 5 ve 10'dur. Bununla birlikte, kolajenin büyük bir çoğunluğu (yüzde 80 ila yüzde 90 arasında) 1, 2 ve 3. tiplerden oluşur (8). Özellikle Tip 1 kolajen, vücudun yaklaşık yüzde 90'ını oluşturur.
Tip 1 kolajen, insan vücudunda en bol olan ve en güçlü kolajen türü olarak kabul edilir. Tendon, ligament, organ ve deri (dermis) dahil olmak üzere vücudun bazı kısımlarını oluşturan eozinofilik liflerden oluşur. Tip 1 kolajen ayrıca kemikleri oluşturmaya yardımcı olur. Yaraların iyileşmesini hızlandırması, cilde gergin ve elastik kaliteyi vermesi ve dokuları bir arada tutması da önemli özellikleridir.
Tip 2 kolajen, öncelikle bağ dokularında bulunan kıkırdak yapımına yardımcı olur. Eklemlerin sağlığı, tip 2 kolajenden yapılan kıkırdağa dayanır. Bu nedenle yaş ile ilişkili eklem ağrısı veya çeşitli artrit belirtileri önlemek için yararlıdır.
Tip 3 kolajen retiküler liflerden, organlarımızı ve cildimizi oluşturan ekstraselüler matriksin ana bileşenlerinden oluşur. Genellikle tip 1 ile beraber bulunur ve cilde esnekliğini ve sıkılığını verir. Aynı zamanda kalp içinde kan damarlarını ve dokuları oluşturur. Bu nedenlerle, tip 3 kolajen eksikliği, belirli hayvan çalışmalarından elde edilen sonuçlara göre rüptüre olmuş kan damarlarını artırmıştır (9).
Tip 4 kolajen, organları, kasları ve yağları çevreleyen, doku oluşturan endotelyal hücrelerde bulunan bazal laminayı oluşturmada önemli bir işleve sahiptir. Bazal lamina, çeşitli sinir ve kan damarı fonksiyonları için gereklidir. Sindirim organlarımızın ve solunum yüzeylerinin çoğunluğunu
oluştururlar.
Tip 5 kolajen, saç telleri ve dokularda bulunur. Ayrıca, hücrelerin yüzeyini oluşturmak için gereklidir.
Tip 10 kolajen, yeni kemik ve eklem kıkırdağının oluşumuna yardımcı olur. Kemik kırığı iyileşmesi ve sinovyal eklemlerin onarılmasında yararlı olduğu bulunmuştur (11).
“Kolajen nedir, ne işe yarar?” detaylı bilgi için bu makaleyi de inceleyebilirsiniz.
Kolajen üretimini artırabilmek için yapılabilecekler şu şekildedir:
Pek çok besin kolajen bakımından zengindir. Bunlar arasında öne çıkanları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
Günlük ideal kolajen tüketim miktarı 10 - 30 mg aralığındadır.
Günün dilediğiniz zamanında ve yatmadan önce kolajen tüketebilirsiniz.
Not: Herhangi bir sağlık sorununuz var ise gıda takviyelerini kullanmadan önce doktorunuza danışmanızı tavsiye ederiz.
Tansu Tuğcu
Uzman Diyetisten